YAŞAM

Kaymakam Atıcı, “Kimse Ölmeseydi de Makamımı Verseydim Dedim”

Özel Haber: Fikri Özsoy Erzincan Kemaliye İlçesi’nde meydana gelen kazanın ardından bölgede önlem alınmamasına ilişkin Özsöz Gazetemiz tarafından yapılan habere istinaden Kemaliye Kaymakamı Murat Atıcı, bizleri makamında ağırlayarak kaza ve bölgeye ilişkin alınan tedbir çalışmaları hakkında bilgilendirme yaptı. Kazayla ilgili duygularını dile getiren Atıcı’nın; ” O gece 2 yaşında 1 yaşındaki çocukların cesetlerini sudan topladık. O anda açık söylüyorum laf olsun diye değil vallahi bana deseler ki Murat Atıcı makamını verir misin? Bütün mal varlığını ver bu olay bitsin. Yani kimse ölmesin vallahi verirdim. O çocukları sudan çıkardığımızdan beri de halen uyuyamıyorum. Kendi çocuğumu sevemiyorum artık empati yapıyorum işin içinden çıkamıyorum” sözleri aklımıza kazındı. İşte Kemaliye Kaymakamı Murat Atıcı ile yaptığımız özel röportaj; Biz Azrail Çekti Diyoruz “Kazaya müteakip 4 dakakika da ben oradaydım ama aynı dakika ekiplerimiz, tekne sahibi ve aynı zamanda olayı da ilk gören Güven bey anında kurtarmaya başlamıştı. Kaza olan yer normalde seyir terası tarzında olan, hafiften de yükseltisi olan bir yerdi. Rahmetli şoförün kızından aldığımız ifadelerde; “babamızla sohbet ettik herhangi bir uyuklama falan olmadı, bu yolları çok iyi bilen 41 yıllık kamyon şoförlüğü, tır şoförlüğü yapan bir şahıs. Bu yolları ezbere biliyordu. Tünelden çıktığında şaşırıp birdenbire sağa kırılması mümkün değil çünkü köprüyü bilen bir şahıs aynı zamanda” dedi. O anda dalgınlığına mı geliyor çünkü sohbet esnasında da olmasına rağmen maalesef böyle bir durum oluyor. Yaklaşık iki üç ay önce kaza yerinde iş makineleri ile kaya düşmesinden korktuğumuz için bir çalışma yaptık kayaları tıraşlayarak bir temizlik çalışması yaptık. Oradan suya düşme gibi bir durum aklımıza gelmedi. Çünkü öyle bir yer değil orası açıkçası. Kemaliye tabelası var karşıda onu da görmemiş. Biz Azrail çekti diyoruz başka bir şey diyemiyoruz. İnşallah bir daha orada böyle bir kaza olmayacağına eminiz Kara yolları bölge müdürümüz ile konuştuk. Burada böyle bir kaza oldu yine birinin dalgınlığına gelmesi veya bu yolu bilmeyen birinin bu tarz bir durum yaşamaması için gerekli talimatı verdi. Şefimiz de bizzat ilgileniyor bu konuyu. Bir iki gün aracı çıkartacağımız için oraya farklı önlemler alamadık. Sadece aracı sudan çıkartmak 8 saatlik bir operasyonla oldu. Çünkü kendi ağırlığı dışında içi de su ile dolmuş tonlarca ağırlıkta bir araç 6 buçuk 7 metreden çıktı. Büyük makinalar geldi. Yolu kapatmak zorunda kaldık. Aracı çıkarmak için yaklaşık 4 saat çalışma yaptık. Diğer 4 saatte de aracı zorla çıkarabildik. Operasyonlar bitince de bariyerler gelene kadar geçici bir önlem amaçlı kepçeyle oraya kum yığdık ve dubalar diktik. Şu an mühendis arkadaşlarda kaza yeri ile ilgili çalışmalar yapıyorlar neler yapabiliriz diye. İnşallah bir daha orada böyle bir kaza olmayacağına eminiz. Ayriyeten köprüden önceki şantiyenin orada bulunan keskin virajı düzeltmeye ilişkin çalışmalarımız olacak. Dutbeli’nde çelik bariyerlerin olmadığı yerlerde genişletme çalışmaları ile ilgili de karayolları bölge müdürümüzle mutabık olduk. Orada ki gerekli çalışmaları yaptık Başta zaten giden Valimiz Allah razı olsun destek verdi. O gece sabahı ilimizden ayrılmasına rağmen gece yarısı geldi buraya. Yeni Valimizde gelir gelmez sordu. Neler yapıldığını söyledik, anlattık kendisine. Kendisi zaten yakın zamanda ilçeye geldiği zaman incelemelerde bulunacak. Ama şu anda oradaki gerekli çalışmaları yaptık. İnşallah bir daha ne ilimiz ne ilçemiz ne de ülkemiz bir daha böyle kazalarla anılmaz. Vallahi bana deseler ki Murat Atıcı makamını verir misin? Şunu da söyleyeyim 40 yıllık kamyon şoförü de olsa çok usta şoförde olsa mutlaka dinlenmeliler. Bu iş usta şoförlüğe gelmiyor. Böyle acı olaylara şahit olmamak için dinlenmesi gerektiği yerde dinlenmesi lazım. O gece 2 yaşında 1 yaşındaki çocukların cesetlerini sudan topladık. O anda açık söylüyorum laf olsun diye değil vallahi bana deseler ki Murat Atıcı makamını verir misin? Bütün mal varlığını ver bu olay bitsin. Yani kimse ölmesin vallahi verirdim. O çocukları sudan çıkardığımızdan beri de halen uyuyamıyorum. Kendi çocuğumu sevemiyorum artık empati yapıyorum işin içinden çıkamıyorum. Teşekkür ediyorum Sağ olsun o gün İlçemiz de ayağa kalktı. Teknelerle koşturdular. 3 tane tekne 3 tane botla çıkardık. İlçe halkımızla birlikte olabildiğince hızlı ve koordineli bir şekilde büyük bir operasyon yaptık.  Bu vesile ile giden Valimiz Sayın Ali Arslantaş’a, göreve başlar başlamaz özveriyle olayları yakından takip eden yeni Valimiz Sayın Mehmet Makas’a, Erzincan Milletvekillerimize, İlçe halkımıza, askerimize, polisimize, sağlık ekiplerimize teşekkür ediyorum” dedi.  

Devamı...

Berber, Güzellik Salonu, Kuaförler Tedbirli Hizmete Hazır

Erzincan İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi, Erzincan Valisi Ali Arslantaş’ın başkanlığında Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınacak önlemler ile ilgili gündemi görüşmek üzere toplanarak berber, güzellik salonu merkezi, kuaför vb. iş yerlerinin kurallara uyulması şartıyla faaliyetlerine başlayabileceklerini duyurdu. 11 Mayıs 2020 tarihi itibariyle hizmete başlayacak olan berber, güzellik salonu merkezi, kuaför vb. iş yerleri randevu sistemiyle bir koltuk dolu, bir koltuk boş olacak şekilde 09.00-21.00 saatleri arasında hizmet verecekler. Erzincanlı kuaför Onur Geçim, alınan tedbirler kapsamında hizmete hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğunu belirterek herkesin sağlığı için işlerini olması gerektiği yapacaklarını belirtti. Randevularda şimdiden çok fazla yoğunluk olduğunu belirterek uzun bir süreç sonra yeniden işlerine kavuşacakları için mutlu olduklarını belirtti. Erzincan İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisince konuyla ilgili olarak alınan kararlar ise şöyle; “ Erzincan İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 26. Maddesine istinaden Erzincan Valisi Ali Arslantaş’ın başkanlığında 06.05.2020 tarihinde Erzincan’da, Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınacak önlemler ile ilgili gündemi görüşmek üzere toplanmıştır. Koronavirüsle mücadele kapsamında 21.03.2020 tarih ve 03-05 sayılı Kararımızla berber, güzellik salonu/merkezi, kuaför vb. iş yerlerinin faaliyetleri durdurulmuştur. Gelinen noktada kaydedilen olumlu gelişmeler kapsamında İlimiz genelinde 11.05.2020 tarihi itibariyle berber, güzellik salonu/merkezi, kuaför vb. iş yerlerinin aşağıdaki kurallara uyulması şartıyla faaliyetlerine başlayabilmeleri/faaliyetlerini sürdürebilmeleri kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda; 1) Bu iş yerleri 09.00-21.00 saatleri arasında faaliyet yürütebilecektir. 2) Bu iş yerlerinde müşterilere randevu sistemiyle hizmet sunumu esas olacaktır. 3) Bu iş yerleri aynı anda yan yana iki koltukta müşteri kabul edemeyecek, muhakkak bir koltuk dolu bir koltuk boş olacak şekilde hizmet verebileceklerdir. 4) Randevularda kayma ya da hizmette gecikme olabileceği hususu göz önüne alınarak işyeri içinde en fazla bir müşterinin beklemesine müsaade edilecektir. 5) Belirlenen kriterler dışında iş yeri içine müşteri kabul edilmeyecektir. Ancak hava şartlarına göre randevusuz gelen müşteriler iş yeri dışında ve sosyal mesafe kurallarına riayet etmek, maske takmak şartı ile bekleyebileceklerdir. Bu iş yerleri içine hizmet alan ve bekleyen olmak üzere içeri kabul edecekleri maksimum müşteri sayısını işyerinin giriş kısmına herkes tarafından görünebilecek şekilde asacaklardır. 6) İşyerinde çalışanlar muhakkak surette maske kullanacaktır. Müşteriler ise işlem süresince maske kullanacak ancak yapılacak işlemin özelliğine göre maskeyi çıkarabileceklerdir. 7) Müşteriye yönelik işleme başlamadan önce mutlaka müşterinin oturacağı, temas edebileceği tüm alanlar ile zeminin temizliği/dezenfeksiyonu yapılacak, her işlem sonrasında bu temizlik işleminin tekrarlanması sağlanacaktır.   8) Müşteriye yönelik işleme başlanmadan önce çalışanlar müşterinin görebileceği şekilde ellerini dezenfekte edecekler ya da her müşteri için ayrı olmak üzere steril eldiven kullanacaklardır. Eldiven kullanılacak ise eldiven değişikliğinin yapıldığı müşteriye gösterilecektir. 9) Müşteriye hizmet sunulması esnasında kullanılan tüm malzemelere hizmet sunumuna başlamadan önce temizlik, dezenfeksiyon/sterilizasyon işlemi uygulanacaktır. Bu işlem her müşteri için tekrarlanacaktır. 10) Saç kesimi, yıkama, boyama vb. hizmetler esnasında kullanılan havlu, önlük gibi malzemeler tek kullanımlık malzemeler olacak ya da her müşteri için ayrı malzeme olması (kişiye özel havlu, önlük vb.) sağlanacaktır. Hizmet alan müşteri için kullanılan malzemeler gerekli dezenfeksiyon, sterilizasyon sağlanmadan kesinlikle başka müşteride kullanılmayacaktır. İsterlerse kendi kişisel havlu, tarak vb. malzemelerini yanlarında getirebilecekleri hususu randevu aşamasında müşterilere bildirilecektir. 11) Berberlerde jilet/ustura ile sakal tıraşı yapılması hizmeti geçici süreliğine verilmeyecek, ancak sakal tıraşı makine ile kısaltılma şeklinde yapılabilecektir. 12) Bayan kuaförleri ve güzellik merkezlerinde, cilt bakımı, makyaj ve kalıcı makyaj hizmetleri geçici süreliğine verilmeyecek, bunların dışındaki faaliyetlere devam edilebilecektir. 13) Saç kesimi esnasında yüz ve baş bölgesinde kalan kesilmiş saçların ve kullanılan araç ve gerecin geçici süreliğine temizlenmesi için kullanılan ‘Ense Fırçası’nın kullanımı, (anılan malzemenin dezenfekte edilmesinde yaşanan sıkıntılar ve çok fazla yere/yüzeye temas etmesi nedeniyle) geçici süreliğine durdurulacaktır. 14) Bu işyerlerinde yiyecek ve içecek ikramında bulunulmasına geçici süreliğine izin verilmeyecektir. Ayrıca 01.01.2000 tarihinden sonra doğmuş olan anılan iş yerlerinde çalışan 18-20 yaş arasındaki çalışanların işyerleri ile illiyetlerini gösteren belgeyi ibraz etmeleri koşuluyla başkaca bir işleme gerek kalmaksızın izinli sayılmalarına karar verilmiş olup,  Alınan kararlara uymayan vatandaşlara/işyerlerine Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282 nci maddesi gereğince idari para cezası verilmesi, aykırılığın durumuna göre Kanunun ilgili maddeleri gereğince işlem yapılması ve konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanununun 195 inci maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılmasına karar verilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri kullanıldı.

Devamı...

“Ölümden Değil İnsan Amelinden Korkmalıdır”

Özel Haber: Eren VARLI Erzincan İl Müftülüğü Uzman Vaizi Emine Sağlam, Koronavirüs tedbirlerinin ibadethanelerde de uygulandığı bu günlerde sosyal medya üzerinden “İslam’ın Temizliğe Verdiği Önemi” anlattı. Erzincan İl Müftülüğü Uzman Vaizi Emine Sağlam, sosyal medya üzerinden İslam’ın Temizliğe Verdiği Öneme ilişkin konuştu. Erzincan İl Müftülüğü Uzman Vaizi Sağlam; “Bu günler bizim için tövbe günlerimizdir. Gelin yeni baştan tövbeye sarılalım. Gelin yeni baştan hatalarımıza istiğfar edelim” dedi. Sağlam konuya ilişkin yaptığı açıklamada; “Erzincan’ımızın değerli insanları medeni ve güzel insanlar hepinizi Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Allah’ın selamı rahmeti bereketi mağfireti ve inayeti hepimizin üzerine olsun. İçinden geçmekte bulunduğumuz süreçte kendimizi sanki ellerinden oyuncakları alınmış çocuklar gibi hissediyoruz. Allah razı olsun değerli müftümüz sayın Mehmet Emin Çetin hocamız takdir ve tensipleriyle bu şekilde sizlerle buluşmayı uygun gördüler. Biz de bu şekilde size ulaşmaya çalışıyoruz. Sanki Abdesti Tarif Ediyorlar Rabbim inşallah hayırlara vesile eylesin. Değerli insanlar içinde geçmekte bulunduğumuz süreç gerçekten insanlık aleminin topyekûn imtihan olduğu anlar ve süreçlerdir. Allahuteala zaman zaman insanları bazen kıtlıkla, bazen yoklukla, bazen bollukla, bazen de çeşitli hastalıklarla imtihan etmektedir. Bunun Kur’an-ı Kerim’den ayeti deli de mevcuttur. Şu anda içinden geçmekte olduğumuz süreçte özellikle Çin’in şehrinde meydana gelen bir virüs, bir salgınla karşı karşıyayız. İnternetlerden sosyal medyadan eminim ki sizler de çeşitli şekilde bu süreci iride eden mizah yoluyla uzaklaştıran farklı bilimsel makaleler de bu süreçte birçok şeyleri okumuşsunuzdur. Ama şunu gördük ki Allahuteala ayeti kerimede gerçekten güzel dinimizde sanki cenabı Rabbülalemin insanlara biraz da böyle burunlarını sürterek mi artık her ne şekilde ise bizi fabrika ayarlarımıza tekrar geri getiriyor gibi. Bu din güzel dinimiz İslam Allah’ın insanları üzerine yarattığı yani insan fıtratının hiç yabancı olmadığı kaide ve kurallarla tensip edilmiş düzenlenmiş Allahuteala’nın razı olduğu yegâne hak dindir ve dinimizin en çok üzerinde durduğu konulardan bir tanesi de temizliktir. Biz ilmihallerde ilahiyatçılar olarak ilk okumaya başladığımızda temizlik bahsi ile başlarız. Çünkü önce temizlik önce usul sonra gusül olacaktır. Usulsüz vusül olmaz yani kuralsız kaidesiz bir yere varılmaz diye bize hocalarımız öğretmişlerdi. Evet temizlik Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın da buyurduğu gibi abdest namaz Allahuteala yaklaşacağımız en önemli konulardan ibadetlerden bir tanesi abdest namazın anahtarı namaz cenabı Rabbülalemin kavuşmanın anahtarı ve gördük ki bu süreçte insanlar gerçekten bilerek ya da bilmeyerek evet sanki abdesti tarif ediyorlar. Sanki temizliği vurguluyorlar, insanlara gelin şöyle şöyle yapın diyorlar ve kendi şahsım adına da söylüyorum belki de bizler günde 5 kere abdesti alırken acaba biz de abdestin içindeki sünnetleri de unuttuk mu? diye kendime sordum ve belki de yapmadığımızı unuttuğumuzu fark ettik. O da neydi hilallemek insanlara ellerin nasıl yıkanacağı gösteriliyor, sanki diyorlar ki evet abdestin sünnetinden hilallemeyi yapın diyorlar. Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam sadece bu mu? Evet temizlik imandandır ve temizlik imanın yarısıdır. Sizden biriniz abdeste kalktığı zaman ellerini yıkasın, hilallesin abdest alırken ağzını yıkarsın hilallesin. Fabrika Ayarlarımıza Gelme Sürecini Yaşamaktayız Zira bu durum dişlerin arınmasına ve güçlenmesine vesiledir buyurmuşlardır. Sadece abdest mi? bunun dışında Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam her haliyle her şekliyle bu dinin en güzel müfessiri en güzel tebliğcisiydi. Bizlerde efendimizi onun sünnetini örnek alarak cenabı Rabbülalemin ne buyuruyor, evet onda sizin için üsve-i hasene en güzel örnekler vardır. Bir virüs ile karşı karşıya kaldık insanlık neredeyse krizlere girdi ve bizler kendinize yeniden gelme belki de tekrardan fabrika ayarlarımıza gelme sürecini yaşamaktayız. Bizlerin bu aşamada bu süreçte düşen insanlara bunları belki de anlatmaktır. Sadece abdest mi hayır, beden temizliği çevre temizliği ve bize emanet olarak verilen her şeyin temizliği. Dedi ki insanoğlu ruh ve beden müteşekkil bir varlıktır. Sadece bedenin değil ruhların temizliğini nasıl yapacağız? Sadece bedenleri korumak değil ruhlarımızı nasıl koruyacağız? Allahuteala Kuran’ı Kerim’de buyurur ki bakara suresi 222. Ayeti kelimede şüphesiz Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever tövbe etmek ve temizlenmek. Demek ki sevgili kardeşler bedenlerimiz nasıl ki suyla sabunla sair temizleyici şeylerle temizleniyorsa aslında ruhlarımıza tevbe ile temizlenmektedir. Kur’an-ı Kerim’de cenabı Rabbülalemin Maide suresinin 6. Ayetinde abdesti dize adım adım açıklar. En ufak bir ayrıntı aklanmadan muazzam bir şekilde temizlenme şekilleri anlatılır. Ama diğer taraftan Şems suresinde yine Rabbülalemin 9 kere yemin ederek bir şeye işaret eder. Ölümden Değil İnsan Amelinden Korkmalıdır O da nedir? Evet nefislerini temizleyenler kurtuluşa ermişlerdir. Peki nefis tezkiyesi yani ruh tezkiyesi nasıl olacak. Evet hep ölümden korkuyor insanlar bu süreçte. İnanın kendi şahsım adına söylüyorum. Ölümden değil insan amelinden korkmalıdır. Zira bu fani bedenlerimiz eninde sonunda emanettir ve geldiği yerlere geri döneceklerdir. Ha bugün olmuş ha yarın olmuş ama ölmeyecek bir cevher var bizdeki o da nedir ruhlarımızdır. İşte o ruhlarımızı da temizleme yöntemleri ancak tevbe iledir. İşte Allahuteala’nın işaret buyurduğu şey nefisleri temizlemektir. Peki nefislerin kirleri nelerdir? Evet nefis kirleri kibir haset yalan gıybet iftira evet bunlar maalesef ruhlarda açan ovulması ve sarılması mümkün olmayan derin hastalıklar bırakan manevi virüslerdir. İşte ben derim ki Rabbim sen bizi kendi bildiğin yöntemlerle bu maddi virüsten vatanımızı milletimizi memleketimizi Âlem-i İslâmı sen koru ya Rabbi. Ama asıl olan o ruhlarımız da derin izler ve derin yaralar açacak olan manevi virüsleri, asıl bizlere temizlemeyi nasip eyle. Bizler temizlenelim ki hiç ölmeyecek olan manevi cevherimizi senin huzuruna tertemiz çıkaralım ve senin nur cemalini görmeye layık kıvamlara getirelim. Evet bu süreçte birçoğumuz evlerde kalmaktan şikâyet ettik. Birçok yazılar yazıldı, çizildi vay yemeği yönelenler, işte boşanmalara çıkanlar, vay bir arada yaşayamayanlar vesaire. Evet, maalesef bunları sosyal medyadan sizde okumuşsunuzdur biz de okuyoruz. Evet, aksine evlerimizi birer temizlenme süreci bu süreci kabul edelim. Evlerimizi de evet temizlenen yuvalar haline getirelim. Gelin hepimiz kendimizi yeni baştan fabrika ayarlarına geri getirelim. Zira Allahuteala buyurur ki evet Allah temizleri temizlenenleri sever diğer taraftan yine Kur’an-ı Kerim’de Nur suresinde cenabı hak buyuruyor ki madden manen alınan insanlar birbiriyle anlaşabilen insanlardır. Maddi ya da manevi kirleri olan insanlarda birbirleri ile anlaşamaz diyor cenabı Rabbülalemin. Onun için evet manevi kirlerimiz mi var, birimize hasedimiz mi var evet neyimiz varsa maddi anlamda yeni baştan kendimizi rektefe edelim Yeni baştan kendimizi düzenleyelim yapmış olduğumuz yanlışlarımızdan dönmek için Allah’ın kitabına Resul’ünün sünnetine Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ı önümüzde rehber görüp onun yolundan izinden gitmeye gayret edelim. Sadece bizim için yetmez evet yavrularımızı evlatlarımızı da bunu yapalım. Efendimizin sünnetine alıştırmaya çalışalım. Abdest aldıralım. İnşallah Efendimiz öyle buyuruyor sizden birinizin evinin önünden bir ırmak aksa önünde gitseniz …

Devamı...

“İslam, Şehir Kültürüdür”

Haber: Eren VARLI Birlik Vakfı Erzincan Şubesi Şehir Okumaları programlarına devam ediyor. Şehir Okumalarının bu haftaki konuğu Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Nizamettin Parlak oldu. “İslam Tarihinde Şehir Algısı” üzerine sunum yapan Parlak; İslam tarihinde şehirlerin yerini, hangi saiklerle şehirlerin kurulduğunu, İslam’ın şehirli olmaya ve şehirleşmeye verdiği önemi, başlıca şehir örneklerinden modellemeler ve şehir toplum ilişkilerini anlattı. Parlak sunumunun sonuç kısmında ise Erzincan ile ilgili yapılabilecekler hususunda müzakere edilmesi gereken konu başlıklarına değindi. Şehrin, insanın hayatını düzenlemek amacıyla meydana getirilmiş önemli bir yapı olarak tarif edildiğini belirten EBYÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nizamettin Parlak, şehirlerin ortak savunma ihtiyacı, güvenlik ihtiyacı gibi iradeyle, bazen de birbirine yakın köylerin kendi imkânlarıyla büyümek suretiyle meydana gediğini ifade etti. İslâm medeniyetinde şehirden bahsederken, “Bugünkü Mekke’nin olduğu yerde, 4000 yıl önce herhangi bir köy, şehir, insan vs. söz konusu değildir. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle Hz. İbrahim oğlu İsmail’i ve eşi Hz. Hacer validemizi oraya bıraktıktan; suya ulaşıldıktan sonra burada bir şehir oluşmuştur. Bu şehir Ümmü’l-kurâ (Şehirlerin anası, ana kent)  olarak nitelendirilmiştir. Müslümanların kıblesi olduğu için kıymetlidir. Medine ise farklı özelliklere sahiptir: İslam’ın dolayısıyla Peygamber A.S.’ın formatladığı bir şehirdir. Bu formatlama şehrin isminin değiştirilmesiyle başlamıştır. Zarar vermek,  karıştırmak, kötülemek, başa kakmak, bozmak gibi anlamlara gelen Yesrib adı Medinetü’l Nebi, daha sonrada Medine şekline dönüştürülmüştür. Peygamber A.S. 622 yılında Medine’ye hicret etmiş, şehirleşmesi ve medenileşmesi için özel çaba sarf etmiştir. Çünkü İslam dini şehir dinidir. Bir takım ibadetlere baktığımız zaman bunlar ancak şehirde yerine getirilebilir türdendir. İbadetler, mabetler, temizlik, mahremiyet anlayışı şehirlerin, şehirlerdeki meskenlerin şekillenmesini, fiziksel yapısını, mimarisini ve sanatını etkiler ve geliştirir. Mesela namaz ibadetinin en temel şartlarından biri temizliktir. Bundan dolayı Medine başta olmak üzere, daha sonraki dönemlerde İslam şehirlerinde dikkatimizi çeken en temel yapılar hamamlardır, çeşmelerdir, tuvaletlerdir” dedi. Dünyada Müslüman olan ilk şehrin Medine olduğunu vurgulayan Parlak, “İslam aslında Medine’yi gönülden fethetmiştir. Medine’den önce İslam tarihindeki yerini almış olan Mekke ise savaşılmadan ama ordularla fethedilmiştir. Mekke ile Medine sanki birbirinin zıt ikizleriymiş gibi durur. Mekke sert, haşin, nobran (kaba, kırıcı) bir şehir izlenimi veriyor. Medine ise daha uyumlu, daha merhametli… Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere sıfatlarında da bu izlenimi edinmek mümkündür. Nasıl Mekke’nin bir Medine’si varsa aynı şekilde her şehrinde bir Medine’si vardır ya da olmalıdır. İkizini bulan şehirlerin daha dengeli ve daha huzurlu olduğunu düşünmekteyim. Kudüs’ün, Kufe’nin, Kahire’nin Medine’si yok, ya da Medine’sini bulamamış, bu yüzden de bu şehirler tarih boyunca huzurlu olamamışlardır” diyerek, “Kurtuba’nın Medine’si Gırnata, İstanbul’un Medine’sinin ise bütün Anadolu olduğunu düşünüyorum. İslam önce Anadolu’yu, sonra İstanbul’u fethetmiştir” dedi. “İslam şehirde doğmuş bir dindir ve İslam, şehir kültürüdür. Bu yüzden Mekke’de doğan İslam dini medeni hayatı teşvik etmiştir. Çünkü İslam’ın ilkeleri ve ibadetleri ferdi değil, toplulukla icra edilebilecek özelliklere sahiptir. Buda yerleşik olmakla mümkündür. İbadetler, mabetler, temizlik ve mahremiyet anlayışı şehirlerin, şehirdeki meskenlerin şekillenmesini, fiziksel yapısını, mimarisini ve sanatını etkiler ve geliştirir. Günümüzde şehirlerin ve meskenlerin inşasında mahremiyet meselesinin dikkate alınmalıdır. Mahremiyeti yok eden mimariye izin verilmemelidir. Mekânlar, şehirler, mimari, aidiyet duygusunu beslemelidir. Kentlerin aidiyeti kaybetme sorunu var. Bu yüzden yabancılaşma artıyor. Buda öfke üretiyor” diyen EBYÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Parlak, şehirlerin yüz yılara dayanan değişimleri olurken, Osmanlı döneminde İstanbul’un yangınlar sebebiyle, Erzincan’ın da depremler nedeniyle bir yüzyılda birkaç kez yerinin değiştiğini; Avrupa’nın ise eski şehirlerinin yanına yeni şehirler inşa ettiğini, eski şehirlerini muhafaza ederek kimliğini, benliğini, aidiyetini koruyarak devam ettirdiğini, Osmanlı’nın Kabe’nin yanında Kabe’den daha yüksek bir yapı inşa etmemesini bu hassasiyetten kaynaklandığını ifade etti. Hazreti Peygamberin 622’de Medine’ye göç ettikten sonra Müslüman olacak her kimse, nerede yaşıyor olursa olsun, Medine’ye göç etmek zorunda emriyle medeni bir toplum inşa etmek istediğini, badiyede kalarak İslam dinini emir ve yasaklarının algılanamayacağını, yaşanamayacağını, medenileşilemeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Nizamettin Parlak, “İslami dönemdeki şehircilik açısından ilk düzenlemeler Peygamber tarafından hicretten sonra Medine’de gerçekleştirilmiştir. Hz. Peygamber. Müslüman şehirler için cami merkezli bir şehir modeli oluşturmuştur: Kuracağı şehrin, şehir devletinin önce sınırlarını belirledi. Ardından mescit yeri, pazar yeri, mezar yeri tahsisinde bulundu. Bu yüzden İslam dünyası cami merkezli bir şehir anlayışına sahiptir. Grup kimliğinin oluşmasında mekânsal sınırların belirlenmiş olması çok önemlidir. Mekânsal sınırlarınızı belirlemişseniz, grup kimliğinizi, şehir kimliğinizi inşa etme şansınız vardır. Mekke’nin 630 yılında fethinden sonra hicret de bitmiştir. Bu yüzden de Medine İslam dünyası için bir model olmuştur. Endülüs’ten Türkistan’a kadar geniş bir coğrafyadaki İslam şehirleri, bulundukları bölgelerin tarihi, coğrafi ve kültürel miraslarını devam ettirmekle birlikte, İslam’ın getirdiği düşünce sistemi ve hayat anlayışı, şehirlerin fiziksel yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. Müslümanların kurduğu ilk şehir Basra’ dır. İslam tarihinde şehir planlamasının ulaştığı zirve Bağdat’ın inşasıdır (MS. 762-766). Hanefi ve Hanbeli mezhepleri Bağdat’ta doğmuştur. Bu yüzden denir ki şehir kültürüne alışık insanlar Hanefi mezhebine meylederler. Şafii mezhebi müntesiplerinin daha çok kır, badiye yaşantısını seçmiş insanlar tarafından tercih edilir” dedi. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Anadolu’nun his tarihi yazılmalıdır. Birde şehirlerin gelecek tarihleri yazılmalıdır” söyleminden yola çıkarak Erzincan’la ilgili ne yapılabilirin müzakere edilmesini, birbirine yakın şehirlerin yıpratıcı rekabetinin ortadan kalkması için merkezi vilayet sistemine geçilmesi tarzındaki önerinin en azından akademik dünyada tartışmaya açılması gerektiğini de ifade eden Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nizamettin Parlak, “Erzincan’ın büyüme ve büyütme kriterleri belirlenmeli. Dijital dünyanın kılavuzu dijital ortamda dünyayla entegre edilerek oluşturulmalı ve sürekli güncellenmelidir. Bu bağlamda Erzincan için benzer bir girişim söz konusu olmalı, bunlar konuşulmalı.  Erzincan’ın sözlü tarihi kayıtlara geçilmelidir. Sesli görüntülü kayıtlar yapılmalı, bunlar deşifre edilip yazıya geçirilmeli. Günümüzden 800 yıl önce Seyyah İbn-i Batuda’nın Erzincanlıların bakır işlemeciliğindeki maharetlerinden bahsettiğini, bu tarihi bağlantıdan istifade ederek yok olmaya doğru giden bakırcılığın, ekonomik açıdan geliştirilmesi sağlanmalıdır.  Evliya Çelebi Osmanlı padişahlarından üç tanesini Erzincan fatihi diye zikreder: Yıldırım Beyazıt Han, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim Han. Şehrin bu üç sultanla irtibatlandırılarak yılın belli günlerinde ve yıl dönümlerinde Türkiye çapında ses getirecek faaliyetler yapılarak bunlara Erzincan civarında gerçekleşen Yassıçemen, Kösedağ, Otlukbeli savaşlarının yıl dönümlerinde de benzer faaliyetler eklenmelidir” diyerek Birlik Vakfı Erzincan Şubesi’ne sundukları bu imkân için teşekkür etti.

Devamı...

193 Umreci Dualarla Karşılandı

Haber: Eren VARLI Diyanet İşleri Başkanlığı umre organizasyonu ile Erzincan’dan yarıyıl tatili umre vazifesine giden 193 kişi dönüş yaptı. 15 gün boyunca kutsal topraklarda Umre vazifesini yerine getiren vatandaşlar Erzincan havaalanında Müftü Mehmet Emin Çetin il müftülüğü personelleri ile yakınları tarafından dualarla karşılandı. Karşılama esnasında duygusal anların yaşandığı karşılamada vatandaşlar yakınlarına kavuşmanın sevincini yaşadılar. Umre ‘ye giderek hayallerinin gerçek olduğunu belirten vatandaşlar herkesin Umre ‘ye ve mümkünse Hac ’a gitmesi gerektiğini söylediler. Umre ziyaretlerini tamamlayarak Memleketlerine dönen Umreciler bir yandan döndükleri için mutluluklarını ifade ederken Kutsal topraklarda yaşadıkları duygu dolu anları yakınları ile paylaştılar. Umre veya Hac vazifesinin erken yaşta yapılmasının önemine vurgu yapan Umreci vatandaşlar, “Umremiz çok güzel geçti. Allah’a şükürler olsun çok güzel bir umre yolculuğu geçirdik. Görevlilerde bizlerle çok iyi ilgilendiler. Bizlerde ibadetlerimizi en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştık. Allah herkese o kutsal yerleri görmeyi, Hac ya da Umreyi nasip etsin” dedi. Erzincan Hava limanında umrecileri karşılayan Erzincan İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin Yarıyıl tatili umrecileri karşıladıklarını belirterek, “O mübarek topraklarda yapılan dualar ret olunmaz. Allah Umrenizi kabul etsin inşallah Hac vazifesini yapmakta nasip olur. Yapmış olduğunuz umrenizde Yüce rabbim dualarınızı kabul eylesin. Milletimizin ülkemizin birliğini, beraberliğini, dirliğini, düzenini kıyamete kadar daim eylesin. Ülkemizin ve İslam âleminin sıkıntılarının biran önce sona ermesini nasip eylesin. Cümlemiz hakkında ülkemiz hakkında yüce rabbim iyilikler, güzellikler ihsan eylesin. İnşallah daha nice kafileler göndermeyi Rabbim bizlere nasip etsin” dedi.

Devamı...

KEMAV’da Çelikmen Dönemi Başladı

Haber: Eren VARLI Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı’nın (KEMAV) Genel Kurul Toplantısı yapıldı. 2010 yılından bu yana 5 dönem KEMAV Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen İsmail Yücel, koltuğu Başkan Yardımcısı Dr. Ferudun Çelikmen’e devretti. Yapılan seçim ile ilgili İsmail Yücel, yaptığı açıklamada  “2010 yılından bu yana yürüttüğüm KEMAV Başkanlığı görevini bugün yapılan genel kurulda birlikte çalıştığım dostum Dr. Ferudun Çelikmen’e huzur ve güvenle devrettim” dedi. Yapmış olduğu hizmetlerin arkasında durduğunu ve yine canla başla yardıma devam edeceğini belirten Yücel, KEMAV ‘dan, Kemaliye Belediyesinden, KEMALİYEDER ‘den ve ERGAB ‘tan çok kıymetli hediyeler, plaketler aldım, hepsine teşekkür ederim. Yeni KEMAV yönetime başarılar dilerim” dedi. Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’nın da katıldığı genel kurulumuzda boş bulunan 11 Mütevelli Heyet Üyeliği için yapılan seçimde 11  yeni kişi oy birliği ile Mütevelli Heyeti Üyesi oldu. YENİ MÜTEVELLİ HEYET ÜYELERİ Fatma Akyüz, Fatma Gedikoğlu , Mustafa Bozkurt, Bekir Berat Özipek,  Feray Köse,Ender Erdem,Erdem Erkul,Atilla Erdaloğlu,Mehmet Ataman,Ragıp Güneysu, Hasan Şenel. KEMAV’IN YENİ YÖNETİM KURULU İSE ŞU ŞEKİLDE OLUŞTU Dr. M.Ferudun Çelikmen, Müştak Ağrikli, Aytül Erdaloğlu, Bekir Taner Ateş, Kadriye Ayda Ünal, Günhan Ünsal, Rıza Erman. Yeni Başkan Dr. Ferudun Çelikmen,  ise ‘‘KEMAV bundan önce olduğu gibi bundan sonra da ecdat mirası, cennet memleketimiz için, Kemaliye sevdalısı hemşehrilerimizle birlikte çalışmaya devam edeceğini söyledi.

Devamı...

KEMAV, ”Kemaliye Altından Değerlidir” Dedi

Haber: Eren VARLI KEMAV Ankara Kemaliye Platformu tarafından Kemaliye’de altın madeni arama faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik olarak bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantı Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı Ali Coşkun Başkanlığında, Ulaştırma Eski Bakanı ve KEMAV Kurucu ve Onursal Başkanı Hasan Basri Aktan ve KEMAV Başkanı İsmail Yücel tarafından yönetildi. Geniş bir katılım sağlanan toplantıya siyasetçi, bürokrat, iş insanı, hukukçu, akademisyen, mühendis, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve Kemaliyelilerden oluşan toplam 73 davetli katıldı. Toplantıda Kemaliye’de altın madeni arama faaliyetlerinin durdurulması, Kemaliyelilerin ortak kararı ve talebi olduğu vurgulandı. Kemaliyelilerin, Kemaliye’nin doğal güzelliklerini, kültür nehri niteliğindeki Karasu/Fırat Nehrini, Sarıçiçek Yaylasını, Subatan Gölünü, Dilli Deresini, Kadıgölünü ve içme suyu kaynaklarını korumak amacıyla, gerekli yasal her türlü mücadeleyi kararlılıkla yürüteceği açıklandı. Toplantı sonunda hukuk, çevre, bilim ve iletişim konu başlığı ile dört çalışma grubu/komitesi oluşturuldu. Tüm çalışmalar KEMAV’ın koordinasyonunda; Kemaliye Belediye Başkanı, Köy Muhtarlıkları ve Dernekleri ile işbirliği halinde yürütülecek. Yapılacak çalışmaların Üst Düzey Kamu Temas Heyeti tarafından müştereken değerlendirilmek suretiyle, alınması gereken tedbirler kararlaştırılacak. İlgili Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları nezdinde gerekli temaslarda ve girişimlerde bulunulacak. Ankara istişare toplantılarında mutabakat sağlanan çözüm önerileri olarak; “1-Sarıçiçek Yaylası, Subatan, Hotar, Dilli Çayı, Karanlık Kanyon dâhil bu alanın barındırdığı Habitat ve eko-sistem nedeniyle, bölgenin ‘milli park veya özel çevre koruma bölgesi’ ilan edilmesi yönünde çalışmalar yapılması ve girişimlerde bulunulması, 2-Kemaliye’nin doğal dokusu, özgün mimari yapısı ve taşıdığı kültür değerleri ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dâhil edilmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve bu yönde girişimlerde bulunulması” kararlaştırıldı.

Devamı...

100 Bin Sosyal Konut’un 500’ü Erzincan’a

Haber: Eren Varlı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdesini verdiği “100 Bin Sosyal Konut Projesi” kapsamında Erzincan’da 500 konut inşaa edilecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdelediği “100 Bin Sosyal Konut Projesi” ne ilişkin olarak AK Parti Erzincan Milletvekilleri Süleyman Karaman ve Burhan Çakır yazılı bir basın açıklaması yaptılar. Projenin detaylarını anlatan Erzincan Milletvekilleri açıklamalarında; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdelediği 100 Bin Sosyal Konut Projesi kapsamında Erzincan Merkez’de 195, Üzümlü ilçesinde 75, İliç’te de 230 olmak üzere toplam 500 konut yapılacak. Erzincan Merkez’de yapılacak 195 konutun 137’si 2+1 tipte, 58’i 3+1 tipte yapılacak. Erzincanlı hemşehrilerimize hayırlı uğurlu olsun.  Dar gelirlileri ev sahibi yapmak için müjdelenen 100 Bin Sosyal Konut Projesi kapsamında aylık 894 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vade ile Türkiye tarihinin en ucuz finansal maliyetiyle dar gelirli vatandaşlarımız evlerine kavuşacak. 16 Aralık-15 Ocak tarihleri arasında başvuruların Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından alınacağı projeye aylık geliri 5 Bin 500 TL’den düşük olanlar başvurabilecek.  Bir buçuk yıl içinde bitirilmesi planlanan konutlar özelliklerine göre 140 bin ila 210 bin TL arasında fiyatlarla satışa sunulacak. Yüzde 10 peşin ödeme yapan vatandaşlarımız, aylık 894 TL taksit ve 240 ay vadeyle bu konutlara sahip olabilecek. Konutlara başvuru için ayrıca daha önce TOKİ’den ev almamış ve konut kredisi kullanmamış olmak gerekiyor. Erzincan adına başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Erzincan’ın medarı iftiharı Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a, Toplu Konut İdaresi Başkanı Sayın Ömer Bulut’a destekleri için teşekkürlerimizi iletiyoruz. Erzincan’da çakılan her hizmet çivisinin takipçisi ve destekçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandılar.       TOKİ tarafından konut başvurularına ilişkin yapılan yazılı açıklamada; “Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından 100 Bin Sosyal Konut Projesi  kapsamında inşa ettirilecek konutlar için, T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin Proje  İlinde bulunan yetkili Şubeleri aracılığı ile başvurular kabul edilecektir. Başvuru Bedeli 2+1: 500.- TL Başvuru Bedeli 3+1: 1.000.-TL Başvurular; 4 kategoride kabul edilecektir; 1. Kategori olan “Şehit Aileleri, Harp ve Vazife Malulleri ile Dul ve Yetimleri” 2. Kategori olan “En az %40 Engelli Vatandaşlarımız” 3.Kategori olan “Emekli Vatandaşlarımız” 4. Kategori olan “Diğer alıcı adayları” Başvurusu toplanacak konutların ihalesi yapıldıktan sonra şerefiyeli satış fiyatları belirlenecek olup, başvuru sahipleri arasında  “Hak Sahibi Belirleme” kurası çekilecektir. Satışa sunulan konutlar için kura çekilişi yapılması halinde kura yeri ve saati İdarenin web sayfasında duyurulacaktır. Satışa sunulan konut sayısından daha az başvuru olması durumunda, başvuruda bulunanlarca satın alınacak konutlar TOKİ’nin belirleyerek kullanıma açacağı bloklar arasından, noter huzurunda yapılacak kura ile belirlenecektir. Konutların,  adet, brüt m²,  net m² ve fiyat bilgileri ihale sonrası kesinlik kazanacaktır. ÖDEME: Hak sahiplerine konutlar; Satış fiyatının  %10’u peşin (Başvuru bedeli düşüldükten sonra kalan tutar),  kalan tutarın tamamı aylık % 0.49 oran  ve 240 ay vade ile ödenecektir. (T.C. Ziraat Bankası A.Ş. tarafından  konut alıcılarına kredi kullandırılacaktır.) Taksit ödemeleri, sözleşme tarihini takip eden ay itibariyle başlatılacaktır. Projenin yeterli talebin oluşmaması veya mücbir sebepler nedeniyle projenin gerçekleştirilememesi halinde, başvuru bedeli belirlenecek geri ödeme takvimi çerçevesinde en kısa sürede faizsiz bir şekilde iade edilecektir. BAŞVURU ŞARTLARI: Projeye başvuru yapabilmek için, başvuru sahibinin; T.C. vatandaşı olması, Proje il /ilçe sınırları içerisinde 1 yıldan az olmamak koşulu ile ikamet ediyor olması veya Proje il veya ilçe nüfusuna kayıtlı olması, Konut satın almak için başvuruda bulunanların kendileri, eşleri ve velayetleri altındaki çocukları üzerine T.C. sınırları dahilinde tapuda kayıtlı bağımsız konutlarının bulunmaması, kendileri, eşleri ve velayetleri altındaki çocuklarının daha önce Toplu Konut İdaresinden konut satın almamış olması şartları aranacaktır. (Şehit Aileleri, Harp ve Vazife Malulleri ile Dul ve Yetimleri kategorisi hariç). Aylık hane halkı gelirinin, en fazla net 5.500 TL olması gerekmektedir. (İstanbul İli için 6.000 TL (Başvuru sahibinin ve eşinin gıda, yol, vs. her türlü aldıkları yardımlar dâhil olmak üzere toplam hane halkı aylık net gelirinin toplamı.) (Şehit Aileleri, Harp ve Vazife Malulleri ile bunların Dul ve Yetimleri Hariç) Bir hane halkı adına, yani kişinin kendisi, eşi ve velayeti altındaki çocukları adına yalnızca bir adet başvuru yapılabilecektir.  Başvuruları yapacak vatandaşlarımızın; 25 yaşını tamamlamaları gerekmektedir. Şehit Aileleri, Harp ve Vazife Malulleri ile bunların Dul ve Yetimlerinde; Konutlar %10 peşin 240 ay vadeli sabit taksit ödemeli ve taksit başlangıçları teslim tarihini takip eden ay itibariyle başlayacak şekilde satılacaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınan “HAK SAHİPLİĞİ BELGESİ”  ile Projenin bulunduğu İl sınırları içerisinde son 3 yıldır oturuyor olduklarına dair adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden alacakları belge veya İl nüfusuna kayıtlı olduklarına ait belgeler istenecektir. Vefat eden emeklinin emekli olmayan eşi de başvuru yapabilir. ( Vefat eden emeklinin aylık maaşını alan dul kızları hariç)   BANKADAN YAPILACAK BAŞVURU İŞLEMLERİ : Başvuruların kabul edileceği yer: T. C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin Proje ilindeki yetkili şubeleri Başvuru sahipleri; Nüfus Cüzdanı ile birlikte; Ayrıca, Şehit Aileleri, Terör, Harp ve Vazife Malulleri ile Dul ve Yetimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alacakları “Belgeyi” Engelli vatandaşlarımız, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen kimlik kartının fotokopisi veya tam teşekküllü bir devlet hastanesinden alınmış sağlık heyet raporunu (en az % 40 engelli olduğuna dair) “Belgeyi” Emekli Vatandaşlar, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan emekli kimlik belgesi veya emekli olduğunu gösteren “Belgeyi” Başvuru Formu, Kategorisine göre yetkili banka şubelerinden 2 nüsha olarak temin edilecektir, Banka tarafından numaralandırılarak teslim alınacak ve 1 nüsha da başvuru sahibine geri verilecektir. Başvuru işlemleri sırasında; 2+1 konutlar için; 500-TL (beşyüztürklirası) başvuru bedeli alınacaktır. 3+1 konutlar için; 1.000-TL (bintürklirası) başvuru bedeli alınacaktır. (Şehit Aileleri, Terör, Harp ve Vazife Malulleri ile Dul ve Yetimleri kategorisi hariç) KURA ÇEKİLİŞİ : “Hak Sahibi Belirleme Kurası” noter huzurunda; Banka ve İdare yetkilileri denetiminde gerçekleştirilecektir. 1) Şehit Aileleri, Harp ve Vazife Malulleri ile Dul ve Yetimleri konut sayısının %10’u kadar kontenjan ayrılacak ve gerek görüldüğü takdirde kura ile hak sahipleri belirlenecektir. Kura sonucu bu kategoriden hak sahibi olamayan başvuru sahipleri diğer alıcılar kategorisindeki başvuru sahipleri ile birlikte kuraya tabi tutulacaktır. 2) “En Az %40 Engelli Vatandaşlara” konut sayısının %5’i kadar kontenjan ayrılacak ve gerek görüldüğü takdirde kura ile hak sahipleri belirlenecektir. Kura sonucu bu kategoriden hak sahibi olamayan başvuru sahipleri diğer alıcılar kategorisindeki başvuru sahipleri ile birlikte kuraya tabi tutulacaktır. 3) Emekli Vatandaşlara konut sayısının %25’i kadar kontenjan ayrılacak ve gerek görüldüğü takdirde kura ile hak sahipleri belirlenecektir. 4) Diğer Konut Alıcı Adayları için İdaremizin genel uygulamalarında olduğu üzere başvuru sayısına göre gerektiği takdirde kura ile hak sahipleri belirlenecektir. Kura çekiliş yeri ve programı daha sonra açıklanacaktır. Kurada, asil ve yedek olarak hak sahibi olamayanlar başvuru bedellerini, kura çekiliş tarihinden itibaren 2 (iki) iş günü sonrasında T.C. Ziraat Bankası A.Ş. yetkili Şube’lerinden geri alabilecektir. …

Devamı...

Ergan’da 17 Bin 950 Metre Kesintisiz Kayak Keyfi

Özel Haber: Eren Varlı Dünya’nın ve Türkiye’nin ilgisini açıldığı günden bugüne kadar çeken Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi bu sezon kayak severlerin en çok tercih ettiği merkez olacak. Dünya’nın ve Türkiye’nin kesintisiz en uzun kayak pisti öncülerinden olan Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi pistlerde yeni yapılan düzenlemeyle Siyah: Tehlikeli, Kırmızı: Zor ve Mavi: Orta seviye pistlere kavuştu. Karla buluşan Ergan Dağı yeni sezon için gün sayıyor. Geçtiğimiz gün karlama ve pist düzenleme çalışmaları başlayan Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi bu yılda Ocak ayında Türkiye Kayak Federasyonu tarafından yapılacak bir organizasyona ev sahipliği yapacak. 2020 yılı kış sezonunda adından daha çok bahsettirecek Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi sporcularında başta gelen tercihleri arasında yer alıyor. Havaalanına 10 km uzaklıkta bulunan Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi şehir merkezine olan yakınlığıyla da tercih sebebi. 2020 yılı kayak sezonu hizmet ücretleri de sezonun yaklaşmasıyla belli oldu. Edindiğimiz verilere göre Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi 2020 yılı kayak sezonunda vatandaşlara kendisine yakın kayak merkezleri arasında Türkiye’de en uygun fiyata hizmet verecek. Ergan Kayak Merkezi 2020 Sezonu Skipass Ücretleri Munzur Sıra Dağlarının eteklerinde bulunan Ergan Kayak Merkezi’nde 2019-2020 sezonu kayak ücretleri şöyle: 1 günlük sınırsız kayak ücreti 50 TL, öğrenci ücreti ise 40 TL. Tek Çıkış: 15 TL, öğrenci 10 TL 5 Çıkış: 50 TL, öğrenci 40 TL 10 Çıkış: 90 TL, öğrenci 70 TL 20 Çıkış: 160 TL, öğrenci 130 TL 50 Çıkış: 375 TL, öğrenci 300 TL Gece Kayağı: 40 TL T-Bar Tek Çıkış: 5 TL Kızak: 10 TL.

Devamı...

Zulme Sessiz Kalmadılar

Haber: Eren VARLI Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından Doğu Türkistan’da yaşanan vahşet dolu zulme karşı bir basın açıklaması yapıldı. Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından Cumhuriyet Meydanında “Zulme Sessiz Kalma” sloganıyla yapılan basın açıklaması yoğun bir katılımla gerçekleşti. Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Platformu adına konuşan Nebi Gül yaptığı açıklamada; “Emperyalizmi durduracak olan mazlumların dayanışmasıdır. Dün Şırnak İdil’de şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlıyorum. ABD’den Rusya’ya Çin’den AB’ye kadar küresel emperyalizm, insanlığa ve özelde İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürütüyor. Küresel emperyalizm nedeniyle küresel yoksulluk ve açlık büyürken, iç savaşlar ve insani krizler derinleşiyor. Bugün dünyada 66 ülkede savaş ve çatışma yaşanırken ölen her 4 kişiden 3’ünü siviller oluşturuyor. 2018’de savaş ve çatışmalarda 12 binden fazla çocuk yaşamını yitirdi. BM’nin tespitlerine göre geçen yıl ölen ve yaralanan 24 binden fazla çocuğa karşı ağır hak ihlallerinin nedeni, çocukların savaşçı olarak kullanılması, cinsel şiddete maruz kalması ve hastane ya da okullara saldırılar düzenlenmesidir. Emperyalizmin kurduğu ya da koruduğu terör örgütlerinin saldırıları sonucunda 2018’de 16 bin kişi yaşamını yitirdi. Nitekim PKK/YPG’nin de, IŞİD’in de arkasında bu güçler var. Dünyada açlık, yoksulluk ve savaşlar nedeniyle 70 milyon insan mülteci durumunda yaşıyor. Batı’da yükseltilen ırkçılık ve göçmen düşmanı politikalar; göçmenlere sistematik saldırılarla hatta Yeni Zelanda’da olduğu gibi büyük katliamlarla sonuçlanıyor. İslam dünyası ise Sykes-Picot düzeniyle birbirine düşman kılınmış, etnik, dini, mezhebi fay hatlarıyla tuzaklanmış olmanın ağır sonuçlarını yaşıyor. Filistin halkı, 70 yıldan fazla bir süredir Siyonist işgal güçlerinin sistematik soykırımına maruz kalıyor. Mescid-i Aksa işgal edilmiş ve yıkım tehdidi altında. Emperyalist paylaşımın en kanlı sahnesi Suriye, ABD ve koalisyon güçleri ile Rusya, İran ve Esed rejimi saldırılarıyla kan gölüne dönmüş durumda. Yüzbinlerce kişinin öldüğü, 5 milyon 700 bin kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığı Suriye’de ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Eylül 2014’ten bu yana 900’ü çocuk ve 700’ü kadın olmak üzere 3 binden fazla sivili katlederken; Rusya, Eylül 2015’ten bugüne yaklaşık 2 bini çocuk en az 7 bin sivili katletti. Esed rejimi ise 2011’den bu yana 173’ü çocuk 14 bin 131 kişiyi işkencelerde öldürdü. 2018’de 1. 437’si çocuk 19 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Mısır’da Sisi cuntasının hapishanelerinde her yaştan kadın-erkek binlerce kişi işkence ya da kötü koşullar nedeniyle hayatlarını kaybediyor, sözde yargılamalarla idam ediliyor. Yakınlarının ve avukatlarının görüşmelerine izin verilmiyor. Sözde demokrat Batı’nın ikiyüzlülüğü Mısır’da yaşananların dünya kamuoyunda tartışılmasını engelliyor. Komünist Çin rejimi, İspanyolların Endülüs’te yaptığı fiziki ve kültürel soykırımın benzerini Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur kardeşlerimize karşı gerçekleştiriyor. 28 toplama kampında tutulan 1 milyondan fazla Uygur, ideolojik programlarla kültürel, dini ve etnik yönden asimile ediliyor. Kampların dışında kalanlar ise evlerine yerleştirilen ve birlikte yaşamak zorunda bırakıldıkları Çinli erkekler üzerinden baskı görüyor. İşkence ve idam cezası karşısında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hiçbir hak arama imkânı da bulunmuyor. Yemen’de çatışmalarda bugüne kadar on binlerce kişi öldü ve milyonlarca kişi açlıkla boğuşuyor. Açlık nedeniyle, beş yaş altı 85 bin çocuk öldü. Arakan halkı dünya tarihinde ender görülen bir soykırıma maruz kalırken, Keşmir 70 yıldır kanayan yara olmaya devam ediyor. Afganistan’da binlerce kişi ABD tarafından katledilirken, Pakistan’da da siviller ABD’nin saldırılarına uğruyor. Libya’da emperyalist güçler BM’nin tanıdığı meşru yönetime karşı Hafter güçlerini destekleyerek bir iç savaşı körüklüyor. Orta Afrika, Sudan, Irak, Somali, Çeçenistan ve diğer birçok İslam ülkesinde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin sebep olduğu ağır insan hakları ihlalleri, ölümcül saldırılar yaşanıyor. Son 25 yılda savaşlarda 12,5 milyon Müslüman yaşamını yitirdi. Bu küresel çaplı bir soykırımın müsebbibi ya da faili emperyal sömürü düzenidir. Küresel medya ağı, bu vahşet tablosunu örterek gerçekleri tersyüz etmeye, emperyalizmin mütecaviz politikalarını haklı çıkarmaya çalışırken, BMGK gibi uluslararası yapılar, mağduru değil mağruru, mazlumu değil zalimi koruyarak hegemonik düzenin bekçiliğini yapıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Mavi Marmara soruşturma dosyasını, ‘suçun UCM’de yargılanacak ağırlığa ulaşmadığı’ gerekçesiyle 3. kez kapatma kararı alması bunun son örneğidir. Bizler Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları olarak, dünyanın yaşadığı insani krizin arkasında emperyalizmin sömürü düzeninin olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. İnsanlığın zulümden kurtuluşunun ezilen toplumların ve İslam dünyasının dayanışmasından geçtiğine inanıyoruz. Bizler, Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak Dünya İnsan Hakları günü münasebetiyle, bütün vicdanlı insanları, bütün erdemli hareketleri insanlık ortak paydasında mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz. Buradan bütün dünyaya haykırıyoruz: Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumların yanında zulme karşı durmaya devam edeceğiz. Emperyalizmin sömürü düzenine karşı direniş ateşini her koşulda harlamayı sürdüreceğiz. Biz vicdanın sesiyiz. Bütün sesleri sustursalar da vicdanın sesini susturamazlar. Tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği susmayacağız. Mısır, Suriye, Doğu Türkistan ve Filistin zindanlarındaki kardeşlerimiz özgür oluncaya, dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi, çığlığı olacağız. Kahrolsun küresel emperyalizm! Yaşasın zulme karşı direnişimiz!” dedi.

Devamı...