12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü’nün 99. Yıl Dönümü

Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulünün 99. yıl dönümü ve Hakk’ın sesi Mehmet Akif Ersoy’u anma programı gerçekleştirildi.

12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulünün 99. yıl dönümü ve Hakk’ın sesi Mehmet Akif Ersoy’u Anma günü münasebetiyle Erzincan İl Müftülüğü Konferans Salonunda Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan etkinlik düzenlendi.

12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulünün 99. yıl dönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma günü Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan etkinlikleri kapsamında İl Müftülük Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Erzincan Vali Vekili İhsan Ayrancı, Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, İl protokolü, davetliler, öğretmen ve öğrenciler katıldı.

 

Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal Marşı ile başlayan törende açılış konuşmasını yapan Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Soncan Ceylan, “Altı yüz yıllık koskoca imparatorluğumuz yirminci asrın başında adeta doğum sancısında ölen bir ana gibi çöküvermişti. Fakat doğan çocuk yaşayacaktı. Hatta ölü ananın göğsünden süt emerek gelişecekti. Çünkü İstanbul simsiyah bulutlarla kaplı dururken Anadolu’da fecir aydınlığı halinde millî mücadelenin ilk kımıldanışı çoktan başlamıştı.

Çok değil birkaç gün önce Çanakkale’de büyük bir cesaret örneği göstermiş olan Mehmetçik şimdilerde silahsız, aç ve bitkin bir haldeydi. Ancak hiçbir vatanseverin bu zillete katlanması düşünülemezdi. Anadolu’da açılan millî mücadele bayrağı altına ilk koşanlardan biri de şair Mehmet Akif Ersoy’du.

 

Bir bahar günü Ankara’ya varan Mehmet Akif acı ve ıstırap dolu bu çetin günlerde canından çok sevdiği Türk ulusunun yanındaydı artık. İşe vatanın bağımsızlığı için kolları sıvamakla başladı. Halkı cihada, millî mücadele sancağı altında birleşmeye çağırdı. İşte tam da o günlerde cephedeki Mehmetçiği şevke getirip coşturacak bir millî marşın yazılması fikri üzerine bir yarışma tertip edildi. Tek şart yazılacak marşın millî mücadele ruhunu ifade edebilecek güç ve kudrette olmasıydı. Ama ne var ki gönderilen şiirlerden hiçbiri bu kudrete sahip değildi. Böyle büyük bir gücü barındıracak bir şiiri ancak imanıyla, yaşantısıyla Anadolu için yanıp kavrulan bir kişi yazabilirdi. O kişi hiç şüphesiz ki millî mücadeleye gönül vermiş, ulusun derdiyle dertlenmiş Akif’ten başkası değildi.

Sonuçta milletin ıstırabını derinden hisseden Akif, millî mücadelenin ruhuna tercüman olan o büyük, eşsiz şiirini kaleme almıştır. Öyle bir şiir ortaya çıkmıştır ki bu şiir, bir ulusun trajik bir anda var olup olmama noktasında ihtiyaç duyduğu sonsuz gücü ve her türlü değeri taşımaktadır. Ey, yüreğinde merhamet pınarları çağlayan! Ey, vicdanlı sineleri şiirleriyle dağlayan! Ey, sessiz yaşadığı halde bütün cihana sesini duyuran bahtiyar! Sen bizim şan ve şerefle dolu tarihimizi, umutla baktığımız geleceğimizi, uğruna canımızı hiç düşünmeden seve seve verdiğimiz istiklalimizi ifade ediyorsun. Her 12 Mart’ta olduğu gibi bu 12 Mart’ta da senin aziz hatıranı bir kez daha yâd ediyoruz” dedi.

 

Daha sonra konuşan Erzincan İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün, “İstiklal Mücadelemizin ruhunu en mümtaz ifadelerle ortaya koyan İstiklal Marşımız, ecdadımızın bu vatana duyduğu sevginin ve inancın abidesidir. İstiklal Marşı; aziz milletimizin bağımsızlık ve özgürlük savaşını ölümsüzleştiren, her mısraıyla milletin ortak duygu dünyasına seslenen eşsiz bir eserdir. İşte bugün, bu eşsiz eserin TBMM’de kabul edilişinin 99.yıl dönümünü coşkuyla gururla kutluyoruz.

 

Mehmet Akif’in dediği gibi: “Bu şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. Bin bir facialar karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan bu marş, o günlerin bir hatırasıdır.” Bize düşen görev Akif’in yazdığı bu diriliş destanına sahip çıkmak, o günlerin hatırasını unutmamak olmalıdır. İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı’nın en zor zamanlarında milletimize umut ışığı olmuştur. Akif, Milli Mücadele’nin heyecanını dizelere aktarırken tarihi bir şahlanışın müjdecisi olmuştur. Bizlere ve gençlerimize düşen görev, bu milli şuuru, vatan sevgisini diri tutmaktır. Akif’in dediği gibi: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” Bugün ülkemizin her yerinde Âkif anılıyor. Aslında kendimizi anıyoruz. Çünkü: büyük insanlar, kendilerini değil milletlerini yaşamışlardır. Büyük insan, milletin cevheridir. Yumurtanın sarısı ve yoğurttaki yağın kaymakta toplanması gibi milli cevher, büyük insanda toplanır.  Âkif, İslâm’ın ve Türk’ün en çok sise battığı bir vakitte geldi. Yine de o deniz gibi günlerinde, olup biteni, en parlak gün ışığıyla görüyormuş gibi gördü. Maddi ve manevi sefaletten çarpılmış ve deforme olmuş bir topluluk içinde, günlük faydaları ve alkışları üstüne bulaşmış bir tozmuş gibi silkerek, ölüm korkusu nedir bilmeyerek, dışa ve içe karşı, gerçek Türk fikrini haykırdı. Umudunu hiç kaybetmedi. Vaaz kürsüsünde ateşti, cephede mitralyöz. İstiklâl Savaşında, âdeta aç ve cephanesiz orduya onun şiiri âdeta ekmekti ve cephaneydi. İşte bu itibarla, Akif’teki insan, vatan ve millet sevgisini, dürüstlüğü, ahde vefayı, sözüne sadakati, mücadele ruhunu, kahramanlığı iyi anlamalı ve iyi anlatmalıyız. Öğrencilerimizin abide şahsiyet olan Akif’in özlemini kurduğu Asım’ın Nesli’ni hep beraber yetiştirip ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmayı hedeflemeliyiz. Unutmayalım ki Asımlar her zaman var oldu. Var olmaya, milletimizin ümidi olmaya devam edecek. Günümüzün Asımları bilgi ve teknikle olduğu kadar ahlakla da örnek teşkil eden gençlerimizdir. Onlar gerektiğinde vatanları için, milletleri için her türlü fedakârlığı göze almaktan asla çekinmeyeceklerdir. Ben bu hissiyat içinde, İstiklal Marşımızın TBMM tarafından kabul edilişinin 99.yıldönümünü kutluyorum. Milli Mücadele’nin tüm kahramanlarını ve Milli Mücadele’yi destanlaştıran Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle minnetle anıyorum. Akif’in “Alınlar terlesin, derhal iner mev’ud olan rahmet/ Nasıl hasir kalır tevfiki hak ettim diyen millet” mısralarında bize seslendiği gibi, alınları terleyen, vatanına âşık, üreten, sorgulayan, ahlaklı gençler yetiştirmeye devam etme temennisiyle” diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın mesajları okundu. Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ile ilgili video gösteri sonrasında Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argun Dedesini anlattı. Program Milli Mücadele ve İstiklal Marşı Oratoryosu ile sona erdi.

 

Diğer Haber

Bereketli bir sezon için üreticiyle el ele

Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü teknik elemanlarınca …